Page 26 - Kalemyar
P. 26
her gün birinin ahının direk Rabbine varması demek uçurumun kenarından alıp sevgisi ile rehberliği ile
değil de nedir? ona kanat olan, öğrencinin gönlüne girip oradan
beynine beyin katacak olan, annesi ve babası ile
Hal böyle iken bir idarecinin adaletsizliği iki
kavgalı bir öğrenciyi ailesi ile barı ık hale getirerek
cihanının i ası değil de nedir? Bu nedenle ki inin
onu zamane sıkıntılarından arındıran, öğrenciye
özelini barındıran batıni sebeplere vakıf olmadan,
her eyden önce iyi bir insan olmayı, ahlaklı hareket
zahiri sebeplere göre idarenin suçlanması doğruluk
etmeyi düstur edindiren, her öğrencinin siluetinde
payını azaltmaktadır. Fakat ola ki bir üphe hasıl olursa
kendi evladını gören bir göz olmayı istemek çok ey
gönüllerde, ki inin içindeki gamı kederi kar topu gibi
istemek midir?
büyümeden, ki i bunu çar ı pazar konu madan,
ilgili ki i idare olsun-meslekta ı olsun gidip tüm Dünün Yunus’unu, Mevlana’sını yeti tirmek
samimiyeti ile muhatabı ile görü ebilmelidir. Nitekim demek, çok afaki çok ütopik bir dünya dü lemek
eğitimciden yana bir sıkıntı belirtisi hasıl olduğunda olmasa gerek. Bilakis dünün Yunus’unu, dünün
da idareciye dü en, eğitimciyi çay-kahve e liğinde Mevlana’sını yeti tirmek demek, bugünün
güler yüzle ağırlamak ve onunla onurlu, saygılı, öğretmeninin Taptuk Emre’ye, Ak emseddin’e
e it statülü bir konu ma yaparak bu sıkıntıyı ortaya ula ması demektir. Sonrasında ne mi olmalı? Dem
ne retmektir. vurmalı gönüllere; tıpkı öğretmenlerinin Yunus’a
Bekta i’den, Mevlana’dan, irazi’den dem vurduğu
Okulda canhıra bir çabaya girilirken eski yeni,
gibi; tıpkı öğretmenlerinin Mevlana’ya Nu irevan’dan,
yerli yabancı ücretli kadrolu, bayan erkek ayrımı
Ebu Yezidi Bistami’den, İmamı Gazali’den dem
nedir bilmeden çalı ılmakta ve bizi bizden ayıran her
vurduğu gibi…
tasnif, sinelerde hakaret olarak kabul edilmektedir.
Değerli meslekta larım, letafet içerisinde
Dönüp geçmi in eğitimcilerine baktığımızda
sözlerimi söyleme imkânı verdiğiniz için hepinize
diyebilir ki Osman’ı Bey yapan ki i, onun öğretmeni
ükranlarımı sunarım.
eyh Edebali’dir, Celaleddin-i Rumi’yi Mevlâna yapan
ki i onun öğretmeni emsi Tebrizi’dir, Yunus’u Dervi
yapan ki i onun öğretmeni Taptuk Emre’dir, Mehmet’i
Fatih yapan ki i onun ise öğretmeni Ak emseddin’dir.
Öyle ise öğretmen deyip geçmemek gerek;
öğretmen var cihanda tarih yaza, öğretmen var
sınıfta tarih ola.
Peki, bizler hangi taraftanız? Okula gelmeyen
öğrenciyi okula kazandırmaktan aciz, asosyal
öğrenciyi sosyalle tirmekten imtina eden, bana
dokunmayan öğrenci bin ya asın demekten kendini
alamayan, benim okuldaki varlığım ismim cismim
bile bu öğrencilere yeter, beynimin zekâtı bile bu
öğrenciler için lütuftur anlayı ı ile hareket eden
bir öğretmen tiplemesi miyiz? Yoksa öğrenciyi
26