Page 17 - GencNazar
P. 17

Endişem koca Avrupa ülkeleri, koca Amerika bu kadar kötü olduysa ya biz ne yaparız ya Afrika ülkeleri
               ne yapar diyeydi. Yersiz değildi bu endişem zira kendimi bildim bileli hep “Avrupa medeni, biz bağnaz;
               Avrupa temiz, biz pis; bizim hastanelerimize girileceği, eğitim sistemimizin adam olacağı yok oysa
               Avrupa öyle mi, insana verilen kıymet bir başka orda.” düşüncelerini duya duya büyümüştüm ve ben
               de artık o düşünceleri kanıksamıştım.  Biz kendimizi böyle küçük göreduralım Korona kasıp kavurdu
               ortalığı. Avrupa’nın, Amerika’nın ne ihtişamı ne medeniyeti ne de insana verdiği kıymeti kaldı ortada.
               Ve kendimizin bile beğenmediği Türkiye salgın yönetim süreciyle dünyanın örnek ülkelerinden biri
               oldu. Kim bilebilirdi ki nerden çıktığı, nereye gittiği ve ne nasıl biteceği belli olmayan bu hastalığın
               tüm dünyayı alt üst edeceğini.






























                      Adeta mahşer yeri gibi oldu dünya. Zengini fakiri herkesi eşitledi. Dünyada insanların
               güvenebileceği hiçbir yer kalmadı. Herkes birbirinden kaçmaya başladı. İşimize gidemez, dışarı
               çıkamaz olduk. Markete gitmek bile lüks haline gelmişti hepimiz için. Hayat koşturmasında
               unuttuğumuz her şeyi yeniden hatırlayın diye sanki özümüze hapsetti bizi Yaradan. Bu durum bana
               öğrencilerimle konuştuğumuz bir konuyu hatırlattı. Bir gün derste sohbet ederken çocuklar hayatın
               çok sıkıcı olduğundan şikâyet ettiler, malum gençlikte kanı deli akar insanın, heyecan isterler. Ben de
               onlara: “Monotonluk bile bir şükür sebebidir. Zira bu hayatımızda her şeyin normal gittiğini gösterir.

               Nefes aldığımızı, sağlığımızın yerinde olduğunu, işimize gücümüze gidip gelebildiğimizi, her günün
               bir öncekine benzediğinden başka şikayetimiz olmadığını belirtir bize.” demiştim. Gülüp geçtiler
               şimdi bu konuşmayı hatırlayanlar mesaj atıyorlar ya da hayatımıza yeni giren canlı dersimizde dile
               getiriyorlar: “ Ah hocam sanki bugünleri kast ederek söylemişsiniz, kıymetini bilememişiz serbest
               yaşadığımız günlerin!” diye şikâyet ettikleri günlerin hasretini çekiyorlar. Kıymet… Şundan üç ay önce
               “Kıymetli bir şey söyleyin” diye sorsak birçok kişi para, altın gibi cevapları verirdi herhalde. Aynı soru
               şimdi sorulsa çok basit cevaplar alınacağından eminim. Nefes almak, sarılmak, bir arkadaşınla kahve






                                                                                                      17
   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22