Page 21 - GencNazar
P. 21

-Öğretmenim bizim mahalledeki zarokler* dışarı çıkmıyor. Bende çıkmıyorum
                      okumamı yapıyorum.

                      -Ne güzel. Merak etme okullar açılsın hep beraber bahçeye çıkar istediğiniz bütün
                      oyunları oynarız tamam mı?

                      -Tamam.

                      -Öğretmenim okul ne zaman açılacak?

                      -Bilmiyorum canım ama muhakkak açılacak eskisi gibi sınıfları dolduracağız.

                      -Tamam.

                      -Pekâlâ, o zaman öpüyorum seni iyi bak kendine ve anneni üzme olur mu?

                      -Tamam öğretmenim.

                      -Görüşürüz Yunus.

                      -Görüşürüz.

                        Güne Yunus’un tatlı sesiyle uyanmış fakat saatin epey geç olduğunu fark edince
                      bozulan uyku düzenime epey hayıflanmıştım. Hayat Bilgisi dersinde minik birlerime

                      erken  uyuyup  erken  uyanmanın  ehemmiyetini  anlatıp  öğlene  dek  uyumak
                      olmamalıydı. Ama sanırım biraz da gecenin kendisi bile yorgun düşerken, yorulmadan
                      uzun uzadıya sürdürülen tartışma programları sebepliydi bu durum. Endişe ve umutla,
                      sona ermeyen  ‘salgın’ muhabbetlerini dinlemekle geçiyordu canım geceler. Oysa
                      sadece iki ay önce, masallardaki prensesler külkedisine dönüşmeden göz kapaklarım
                      ağırlaşır, günün haklı yorgunluğunu kucaklar huzurla dalardım uykuya. Tüm bunları
                      kafamdan geçirirken  Yunus’un çekingen gülüşünü anımsadım. Ön dişleri henüz
                      düşmüş, zayıf, soluk benizli, ürkek bir çocuktu. Benimle konuşurken gözlerini kaçırır,
                      heyecanlandığında ise kulakları kızarırdı. Sabah herkesten önce okula gelir, koridorda
                      yolumu gözetlerdi. Üstü başı eskice ama temiz olurdu. Ve en sevdiği ders tabii ki Beden
                      Eğitimi ve Oyun dersiydi. Favori oyunu hep futboldu. Annesi pek düşkündü Yunus’a.
                      Gençliğinde, seneler evvel iki çocuğunu kaybetmiş, o zamanlar çok olurmuş bebek
                      ölümleri şimdiki gibi değilmiş hastane koridorları. Ah canım Yunus. Ailesi yazları fındık,
                      geri kalan zamanlarda plastik şişe toplayarak geçimini sağlar. İlköğretim Haftasında
                      masamın üstünde duran bitmiş su şişesini işaret ederek ‘Babam bunları topluyor, bunu
                      eve götürebilir miyim?’ diye sorduğunda öğrenmiştim. Bizim okuldaki Tuğba Hoca'yla
                      paylaşmıştım bende. Nasıl da duygulanmıştı. Öğrencileriyle günlerce pet şişe biriktirip
                      bana göndermişti. Şimdilerde canlı yayınla ders anlatıyormuş sınıfına. "Akmasa da

                      damlar,  elimden bu  geliyor."  diyor. Canım Tuğba  Hoca.  Ders aralarında  kahvemizi





                                                                                                      21
   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26