Page 33 - GençNazar - Edebiyat Kültür ve Sanat Dergisi
P. 33

zünü hatırladı: “Öğren lm ş çares zl k, başarısız-  larının anlamsız bakışlarına ve uyarılarına artık
          lığı kökten kabullenmekt r. Başarısızlığı kabul-  aldırış etm yordu. Merak sarmışken her b r yanı-
          lenm ş öyles ne güçlüdür k  bazen başarısızlığın   nı önüne dağlar, okyanuslar çıksa ne yazar. Güç-
          önündek  tüm engeller kalksa da k ş  başarısız   lüydü çünkü meraklıydı. Güçlüydü çünkü kara-
 KUM      olacağına  nandığı  ç n engeller n kalkmış oldu-  lıydı ve güçlüydü çünkü az ml yd . K m olduğu-
          ğunu fark etmez.” Her şeye rağmen sormaktan,
                                                      mu,  nereden  geld ğ m ,  nereye  g tt ğ m   bul-
          sorgulamaktan  asla  vazgeçmed .  Bu  sayede   mam gerek, kader mde ne varsa onu yaşamak
 TANESİ   yen  şeyler öğren yordu. Öğrend ğ  her şey ona    ç n bu arayışa çıkmam gerek, ded . Bu düşünce-
          b lg  olarak dönüyordu. B lg   se güç demekt ,   ler geçerken kafasından, çoktan yolunun yolcu-
          zor koşullardan kolayca çıkmanın b r c k anah-  su olmuştu b le.
 Nuh EK
          tarı  demekt .  İç  dünyasının  der nl kler nden   Önündek   aşılması  gereken  yüce  dağlara
          gelen bu ses onu b r şeyler yapmaya zorluyor-  baktı.  Dağlar  kocaman  Kum  Tanes   ufacıktı.
          du. Yapmak zorundaydı çünkü tesl m yet sorgu-  Zerre kadar korkusu yoktu. Önüme çıkan her zor-
          lamaktan vazgeçt ğ nde başlardı.            luk benden daha küçüktür, d ye düşündü. B l -
             Ta k  b r gün dalıp g tm şken y ne gökyüzü-  yordu k  korku ve umutsuzluk düşmandan daha
          ne, da reler ç zerek yükselen b r kuş takıldı gö-  düşmandır ona.
 an  kuş uçmaz kervan geçmez der-  küçük hatta küçücük olmasına bağlıyordu.  züne. Uzun b r süre o kuşu  zled . Kuş gözden   B r ara dönüp arkasına baktı. Epey yol aldığı-
 ler ya  şte tam da böyle b r yerde ya-  Gökyüzü ona kocaman görünüyordu. B r an   kaybolana  kadar   zled ,   zled …  Uçab len  b r   nı fark ett . Okyanusu göreb l yordu ama artık
 Hşardı küçük Kum Tanes . B r yanı sık   okyanusa  benzett   sonsuz  mav   gök  kubbey .   kuş,  ne  yapacağına  kend   karar  veren  b r  kuş   duyamıyordu  ne  dalgaların  ne  de  martıların
 ormanlarla kaplı geç t vermez dağlar, b r yanı   Yer mav , gök mav ,  k s  de sonsuz,  k s  de koca-  olmak geld   ç nden.  güzel ses n . Ş md den özlem şt  yaşadığı dün-
 eng n b r okyanus, b r yanı sonsuzluğa uzanan   mandı. Ben  se… Ded kten sonra der n b r off   Bu anlamsız ve amaçsız yaşama daha fazla   yayı. K m  zaman vazgeçmek g b  düşüncelere
 b r kumsal… Kend n  b ld  b lel  hep oradaydı.   çekt . Dalıp g d yordu k m  zaman okyanusun,   katlanamazdı. Kuş olmak  sted , d yar d yar gez-  kapıldıysa da “O  lk adımı neden attım?” düşün-
 Hatırladığı tek şey  se - rades  dışında- okyanu-  gökyüzünün mav l kler ne.  mek dahası bu monoton hayatına dur demek   ces  onu kamçılıyordu. Haftalar, aylar sürdü bu
 sun dalgalarına kapılıp b r o yana b r bu yana sü-  Geçen her dak ka her san ye Kum Tanes   ç n    ç n… Kafasındak  soru  şaretler ne her gün ye-  yolculuğu.  Kolay  değ ld   b l nmeze  g den  b r
 rüklen p durmaktı. Ufaktı, küçüktü, küçücüktü   çok öneml yd . Zamanı önemseyenler ve zama-  n ler  eklen yordu. B r çözüm veya arayış onun   yolun  yolcusu  olmak.  Yalnızdı,  yapayalnızdı.
 Kum Tanes .  na karşı d renenler ancak boşa geçen zamanın    ç n artık kaçınılmaz olmuştu.  K m  zaman vazgeçmek g b  düşüncelere kapıl-
 Bazen büyük dalgaların az zl ğ ne uğrar, ok-  acımasız yüzünü göreb l rd . Kum Tanes  sank    Başlamalıyım, ded  ve başladı. Başarmanın   dıysa da “O  lk adımı neden attım?” düşünces
 yanusun der nl kler ne kadar sürüklend ğ  olur-  her an zamanın acımasızlığına maruz kalıyordu.    lk anahtarı o  lk adım. Karar ve azm n adıydı o  lk   onu kamçılıyordu. Tek yoldaşı  se cesaret  ve me-
 du. Günlerce orada kalırdı. Y ne aynı dalgalar ta-  Geçen her an hem Kum Tanes n n hem yüreğ n-  adım. Arkadaşlarını  te  te en üste çıktı. Arkadaş-  rakıydı. Yorgundu, b tk nd . Sık sık duruyor, etra-
 rafından  evr le  çevr le  kumsalın  düzlükler ne   de hem de beden nde der n  zler bırakıyordu.
 kadar sürüklen rd . Hayatı bu “gelg t” ten  baret-  Geçen her an canından b r parça alıp da g d yor-
 t .  du sank .
 Okyanusun durgun olduğu rüzgârın esme-  Başını kaldırıp arkadaşlarına baktı. Herkes ha-
 d ğ  sıcak b r  lkbahar sabahında gök kubbeye   l nden memnun olacak k  k mseden ses çıkmı-
 d kt  gözler n . Kend s ne sayısız kere sorduğu   yor, d ye düşündü. Yıllardır arkadaşlarından duy-
 ama cevabını henüz bulamadığı o can yakıcı so-  duğu: “Yok, bu  ş olmaz, ne yaparsan yap sonuç
 1
 ruyu b r kere daha mırıldandı: “Neden ben sü-  değ şmeyecek,  bu  durum  asla  çözülmez  ben
 rüklenm yorum da başka b r güç (dalgalar) ben    sana söyleyey m, kader ne razı ol…” g b  sözler
 sürüklüyor, bu kader m olmamalıdır, ded . Yıllar-  onu da öğren lm ş çares zl ğe  tm şt . Belk  de
 dır z hn n  kurcalayan bu soruya daha b r cevap   onu arkadaşlarından ayıran tek özell ğ   se bu ça-
 bulmuş  değ ld .  Yapamadığı  b rçok  şey    se   res zl ğ n farkında olmasıydı. B r b lgen n şu sö-



 30                                                                                              31
   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38