Page 18 - Kalemyar
P. 18
İbrah�m ERGUN
ÖĞRETMEN, TOHUMDA ORMANI traktörüyle sekiz kilometre uzaklıktaki Yanıkkaya
GÖREN KİŞİDİR Köyü’ndeki okula gidiyorduk. Ekrem Amca tüm
öğrencileri traktörün römorkuna doldururdu.
Yukarıda serçe kanatlarının izi silinmi , bu Traktörle bazen köy i leri de yapıldığı
kez yağmur yüklü bulutlar kanat çırpıyordu. için römorktan hangi koku gelirse bizim
Kim bilir hangi uzak denizden gelmi lerdi. elbiselerimize sinerdi. Bazen toprak kokusu
Mezopotamya topraklarında yükselen kadim bazen tütün kokusu bazen de gübre kokusu…
dağ, Mereto’yla, bakı an köyüm siyaha Ama en ağır koku gübre kokusu olurdu.
bürünmü tü. Ezeli iki â ık; yeryüzüyle yağmur Dayanılmaz olan bu koku elbisemize bula tığı
çoktan kavu mu tu. Bulutlar yüreğini açmı tı için sınıftaki arkada larımız bizimle alay ederdi.
yeryüzüne. Musluğu sonuna kadar açılmı
bir çe me gibi toprak yağmura doyuyordu. Karar vermi tim. Artık gitmeyecektim okula.
Birinci sınıfı bitmi , ikinci sınıfa ba lamı tım. Babam camiden çıkmı eve doğru gelirken
Sınıf arkada larımın benimle alay etmesini beni görmü , kom u balkonunun altında
artık kaldıramamı tım. Okula gitmeyecektim saklandığım yerden çıkarmı tı. Annemin
artık. Babamın azarlarını i iteceğimi bile bile… ısrarlarını dinlemeyen babam beni okula
Köyümüzde okul yoktu ve hatta köyümüze göndermi ti. Babam, “Bir kere taviz verdin mi
kom u olan hiçbir köyde okul ya yoktu ya da alı kanlık haline getirir.” demi ti anneme. Haklı
harabe halindeydi. Bunun için Ekrem Amca’nın sayılırdı. Çünkü eğitim hayatımda devamsızlığım
18