Page 67 - Kalemyar
P. 67

Yerler  yıkayıp halısını serd m, pencereler
                                                                             s l p korn   ve perdeler  taktım,     b raz
                                                                             abartıp masa sıraları da yıkadım, onlara da
                                                                             güzel örtüler alıp taktım. Artık burası b r
                                                                             yuva olmu tu, çocuklarım hed ye aldığım
                                                                             pandu arıyla sınıfa g recek, tatlı kö em zde

                                                                             key  e k tap okuyacak, hayallere dalacak,

                                                                             b r d ğer kö em zde kahkahalar e l ğ nde
                                                                             oyunlar oynayacaktı. Sınıfım hazır hale
                                                                             geld ğ nde oturup yorgunluk kahvem
                                                                             yudumladığımda sess zl ğ  d nlem  t m.
                      ta  duvara sarılan b r öğretmen gördünüz mü?  Evet
                      ben sarılmı tım, çünkü ona kavu mak  ç n büyük b r   Öyle huzurlu b r sess zl kt  k  bu, her yer sevg  ve
                      mücadele verm  t m ben. Küçük, sam m  b r yerd .   emek kokuyordu. Ya adığım en tatlı yorgunluktu bu.
                      Orayı tüm kalb mle sevm  t m ve hayal kurmaktan   Yuvamı bu hale get rmek asla kolay olmamı tı tab  k ,
                      alıkoyamıyordum kend m . ‘’Ben burada çok güzel   ler    l merkez ne ve hatta  lçeye b le çok çok uzak olan bu
                      yaparım k      !’’ Yapmı tım da gücüm yett ğ nce. Çünkü   köye onca malzemey  get reb lm  , ses m  güzel yerlere
                      ben m  ç n öğretmen demek g tt ğ  yer  güzelle t ren   duyurarak tek ba ıma çıktığım bu yolculukta eğ t m
                      demek, evlatlarının kalb ne dokunab lmek  ç n   sevdalısı pek çok  nsanın desteğ n  almı tım.  Yalnız
                      var gücüyle çalı mak  demekt .  Sevg yle  çıkılan bu   değ ld m artık köyümde, Türk ye’n n dört b r yanından
                      yolculukta  mkansız d ye b r  ey yoktu ve çocuklar   madd  manev  desteğ n  es rgemeyen, dualarını
                       ç nse atılan adımlar, bu yolun sonu ç çek bahçes yd .   gönderen  nsanlar vardı yanımda. Çocuklarımın
                      İ te bu  nançla, güzel n yetlerle ba ladım çalı malara.   okulumuzun yen  hal n  görünce verd kler  tepk  ben
                      Z hn mde tasarladığım her  ey  b r b r somutla tırmaya   mutluluktan ağlatmı tı.  ‘’S z n  ç n her  eye değer
                      ba lamı tım. Öğretmen dağın ba ında halı da yıkardı,   güzel çocuklarım.’’ Ve tab  k  bu b r ba langıçtı. Bu   r n
                      boyacılık  da yapardı  el nden  geld ğ nce,  tuvalet  de   köyümde, sevg  dolu yuvamızda çocuklarımla b rl kte
                      yıkardı, okulunu süpürüp s lerd  de. Her  ey okulumu   güzel ba arılar elde edeceğ z b z, buna  nanıyorum.
                      sevg  yuvasına çev rmek  ç nd . Sımsıcak sevg  dolu b r         Muc zelere  nanın ve hatta muc zen n ta kend s
                      yuva… Çocuklarım yuvalarından çıkıp 2.yuvalarına   olun b r ler   ç n. Ben m  ç n küçük b r çocuğun kalb ne
                      geleceklerd . İ e duvarları boyamakla ba ladım, her   dokunab lmek de muc zed r.  Ve   te öğretmenl ğ n
                      duvarını farklı renge boyadım. Çünkü her reng n b r   kutsallığı tam da bu muc zede saklıdır.
                      enerj s n n olduğuna  nanıyorum. Bu da yetmed ,
                      kend m  a ıp duvarlara res mler ç zd m.

                           Kocaman b r ağaç ç zd m, dallarında

                      meyveler ve tahtadan ra ar olan.
                      Ra arı h kaye k taplarıyla doldurdum,

                      çocuklarımın okuyup öğrenmes n  ağacın
                      meyve vermes ne benzetm  t m. Küçük
                      m nderler yaparak konforlu b r kö e
                      olu turmu tum. B r d ğer tarafta  se pek
                      çok zeka oyunlarıyla zeng nle t r lm
                      serbest etk nl kler kö es  onları bekl yordu.





                                                                                                            67
   62   63   64   65   66   67   68   69   70   71   72