Page 52 - GencNazar
P. 52

kaldıran. Öğretmen. Onun daha büyüğüne  Çimenlerin kökleri ve bulutlarının üstü yoktu. Her

               sistem diyorlardı. Sistem öğretmeni çocuklar  şey o kağıttan ibaretti. Kağıdın ötesini düşünmek

               için büyütüyordu, o da çocuklara yasakları ve  doğru değildi. Toprağa çok yabancıydık, üstümüz

               kuralları anlatıyordu. Çılgınca merak ediyorduk  kirlenirdi.  Yağmurdan kaçıyorduk, ıslanmak iyi

               yeni evimizi. Keşfedilecek çok şey vardı. Bize  biri değildi. Vatan vardı. En kutsal şey. Onun için

               bakan her göz şekillendiriyordu bizi. Her bir  iyi ve güzel yetişmeliydik. Bir bitki gibi.  Yoksa

               dokunuş her bir kelime bir iz bırakıyordu  düşmanlar buraya ayakkabılarıyla basarlardı. O

               üzerimizde. Çamurdandık ve biri bize dokunsun  yüzden bazı yasaklar olurdu. Parmak kaldırmadan

               istiyorduk. Zaman geçtikçe izlerimiz çoğalıyordu.  konuşmak gibi. Derste izinsiz şu içmek gibi.

               Dokunmak istiyorduk gökyüzüne ve ekmeğe.  Matematikte işlem hatası yapmak gibi. Çok soru

               Biri yasaktı. Koklamak istiyorduk annelerimizi ve  sormamalıydık. Yağmurdan korunuyor, üstümüzü

               çiçekleri. Biri yasaktı. Görmek istiyorduk renkleri  kirletmiyor ve toplamayı doğru yapıyorduk. Artık

               ve melekleri. Biri yasaktı. Duymak istiyorduk  hepimiz birbirimize benziyorduk. Hepimiz maviyi

               içimizdeki şarkıyı ve kuşları. Biri yasaktı. Hep  seviyorduk. Hiç kimse uçmak ya da dalmak

               eksik, hep sınırlı yaşıyorduk bu dünyayı.  Hep bir  istemiyordu artık. Herkes yürümek istiyordu.

               kayıtla veriyorduk nefesimizi. Yürümek serbestti  Tek bir yöne, ileri!  Ve  Tanrı’dan korkuyorduk

               ama koşmak olmazdı. Gülmek makuldü, surat  artık.  Düşmanlar ve korkutucu diğer şeyleri uzak

               asmak ayıptı. Her şeyin kuralı belli, her duygunun  tutuyorduk böylece...

               bir rotası vardı. Ağlamak için en uygun yer
                                                              Sonradan, çok sonradan öğrendik. Düşman
               mezarlıklardı. Şehrin ortasında ağlamak olmazdı.
                                                              yoktu.  Biz  hata  yapınca  da  dünya  dönmeye
               Parça parça eksiliyordu hayretimiz yol boyu.
                                                              devam ediyordu. Ve çok soru sorunca  Tanrı bize
               Merakla uzattığımızda biri sertçe vuruyordu
                                                              kızmıyordu.
               elimize. Bir büyük.  Yasak diyordu. Çekiyorduk
                                                              Sorularımızın cevaplarını bilmiyorlardı büyükler.
               elimizi tüm dünyadan.
                                                              Bize öğretecekleri şarkıları yoktu mesela ve
               Resimleri   sadece   deftere   çizebiliyorduk.
                                                              renklerin adını bilmiyorlardı. Uçmak istememişti
               Defterden taşmamalıydı bulutlar ve çimenler.





            52
   47   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57